“Bizi aldatan, bizden değildir.” (Müslim, İman, 164)
***
Bir gün yaralı bir kuş (hayvanların dilinden anlayan peygamber) Hz. Süleyman’a gelerek kendisinin bir derviş tarafından vurulduğunu ve dervişin onun kanadını kırdığını şikâyet eder.
Hz. Süleyman yaralı kuşu dinledikten sonra dervişi hemen huzuruna çağırtır…
Hz. Süleyman dervişe sorar:
“Bu kuş senden şikâyetçi neden bu kuşun kanadını kırdın?..”
Derviş cevap verir:
“Sultanım ben ava çıkmıştım, o sırada bu kuşu gördüm. Yanına yaklaştım kaçmadı, biraz daha yanına yaklaştım yine kaçmadı. Bana kendiliğinden teslim olacak diye düşündüm. Üzerine atladım, tam yakalayacağım esnada kaçmaya çalışınca da kanadı kırıldı.”
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:
“Bak, bu adam da haklı. Sana yaklaşmış, sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. O sana yaklaştığı esnada sen kaçabilirdin? Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.”
Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır:
“Efendim ben onu derviş kıyafeti ile gördüğüm için kaçamadım. Onu derviş kıyafetleri içinde görünce bu Allah´ın dervişidir. Dervişler Allah´tan korkarlar. Bana zarar vermez dedim. Avcı kıyafetleri olsaydı ya da avcıya benzer bir yönü olsaydı hemen kaçardım. Ne bileyim oda beni avcı gibi avlayacağını.”
Bu konuşma üzerine Hz. Süleyman savunma yapan kuşu haklı bulur. Ve kısasın yerine gelmesini ister:
– “Hemen dervişin kolunu kırın” der…
Yani derviş kuşun kanadını kırdığı için Hz. Süleyman´da dervişin kolunun kırılmasını emreder.
Ancak bu emre kuş itiraz eder:
“Aman efendim yapmayın, onun elini kırsanız gene iyileşir. Aynı hareketi tekrar yapar…
Efendim, en iyisi siz onun üzerindeki dervişlik hırkasını çıkarın…
Bi’de onun sakallarını da kesin ki benim gibi gariban kuşlar onun sahte dervişliğine kanmasınlar. Onun bu tuzağına düşmesinler. Ben onun bu tuzağına aldandım bundan sonraki kuşlar aldanmasın demiş.”
Hz. Süleyman onun dervişlik hırkasını çıkarır. Sakallarını da keser ve gönderir.
***
Kıssadan hisse:
- Ha dervişlik kıyafeti, ha kadılık cübbesi…
- Ha derviş kıyafetiyle aldatmak, ha göründüğü gibi olmamak, ya da olduğu gibi görünmekle aldatmak!..
- Ha dervişlik kıyafetiyle güven vermemek, ha siyasî ve bürokratik sıfatıyla güven vermemek; ne fark eder ki?..
- Hadi dervişin kıyafetini çıkarttın, sakalını kestin; peki bulunduğu makam ve taşıdığı sıfatla insanları aldatanlara ne yapacaksın?!
***
“Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah’ı ve müminleri aldatırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir… Onların kalplerinde hastalık vardır. Böyle davrandıkları için Allah kalplerindeki hastalığı arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı onlar için elim bir azap vardır.” (Bakara, 9-10)
Vesselam…