Aklımıza düşenleri gönlümüze düşürelim dedik.Çay misali kırmadık kimseleri…Vakit akşam,çay sıcak dert çok dedik içtik çayımızı.
Gelen misafire,giden yolcuya,uğrayan hancıya hep çay söyledik.Sabahın köründe akşamın deminde…
YÂR’ın elinden içtik.YÂR’ın deminde çaya,türküye,şiire sevdalandık…
Çayında derdimi olur demeyin onun bile başı dumanlı!..
Çaya sormuşlar nedir bu şekerle muhabbetiniz?
Çay şöyle demiş:
- Şeker bende erir,ben onda karışırım,sevdası olmayan bizi anlamaz.Sevdayı bilmeyen,bizde dem tutmaz.
Sofradan bardağa,bardaktan gönüle giden garip bir yolcunun hikayesi.Çocukluğumdan kalma bu benim çay sevdam.Köyde ocak közünde demlenen çayı mavi demlikte gördüm.Bize sıra gelmezdi,hane kalabalık çay bir demlik.Hemen biter,sonra…
Sonrası malum,çaya sıcak su eklenir,dibi kalın bardakta yarım çay yeter.Adı çay soyadı su idi.Kış geldiğinde o demlik sobanın üzerine geçer,bir taraftan kaynar,diğer taraftan taşar,demliğin içindeki bize kalırdı.
Zamanda çaya yolculuk başladı.Kaldığım hasretlerin başlangıcı hep o oldu.Yarım kalmışların ağrısını kaçak çaylarda bulduk.Bize bir ferahlık lazım hâfız!
Aşk gibi,
Çay gibi,
Tevbe gibi,
Dua gibi dedik ve başladık.Çayı bahane ettik,YÂR ile buluşmaya.İnsanı insana misafir ettik.Sözünde dinlenir,gönlünde demlenir diye içtik.
Bir çay olsun şöyle demli sobetli.Ne vakti vardır, bir bardak çayın,ne de sebebi,ne de mevsimi…
Çay içtiği biri varmıymış? Diye sorduk.Sorduk ki ,kırmayalım dökmeyelim dedik çay içen elleri.
Geceyi hatmetme vakti dedik.Balkona oturup bir bardak demli çayın kederine sığındık.Bir güzel insanlardık,ağzı yanmasın diye çay bardağına dudak payı bıraktık.Hep uzaklara selamlar söyledik,telli turnalarla.
Çay dedik.
Çay deyince dedik.
Demlik ve bardaktan ötesini görenlere selamlar söyledik.
Bir çay ısmarladık.
Bir Allâh’a ısmarladık…