Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

Milli Mücadele'nin ve yeni Türk devletinin ön sözü: Amasya Genelgesi

Bölgesel 22.06.2023 - 11:42, Güncelleme: 22.06.2023 - 11:42 4341+ kez okundu.
 

Milli Mücadele'nin ve yeni Türk devletinin ön sözü: Amasya Genelgesi

Milli Mücadele'nin bağımsızlık ateşinin yakıldığı, yeni Türk devletinin ön sözü olma özelliği taşıyan ve 22 Haziran 1919'da açıklanan Amasya Genelgesi'nin üzerinden 104 yıl geçti.
Anadolu, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 1918 yılında imzalanmasının ardından düşman kuvvetleri tarafından işgal edilmeye başlandı. 9. Ordu Müfettişi olarak, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a atanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu görüp kurtuluş mücadelesini başlatmaya karar verdi. Amasya'ya gelmeden önce Havza'da bir süre hazırlık yaparak toplumun önde gelenleriyle iletişime geçen Mustafa Kemal, Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye bir telgraf göndererek Amasya'ya gelmek istediğini bildirdi. Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal'in telgrafına, "Amasya halkı vatan, din ve devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır" şeklinde cevap verdi. "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" Amasya'da vatandaşlar ve şehrin önde gelenleri tarafından coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal, Müftü Hacı Tevfik Efendi'nin, "Beldemize hoş geldiğiniz paşam. Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun" sözleriyle daha da moral buldu. Ardından Saraydüzü Kışlası'nda, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve "Hamidiye kahramanı" olarak tanınan eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey, 3. Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, eski İzmit Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıtası Müfettişi Mersinli Cemal Paşa'nın yanı sıra Edirne'de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'in de telgraf vasıtasıyla katıldığı genelge görüşmeleri, 21 Haziran'da başladı. Ertesi sabaha kadar devam eden görüşmelerin ardından bütün dünyaya, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin amaçlandığı yüksek sesle duyuruldu. "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" cümlesi, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başlangıcını oluşturdu. Prof. Dr. Taşdemir: Anadolu'da bir mücadelenin başlatıldığının işaret fişeğidir Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Taşdemir, Mustafa Kemal'in Amasya'ya ramazan ayında 12 Haziran günü hava kararırken girdiğini ancak Amasya Genelgesi görüşmelerinde alınan kararların millete şafağın sökmekte olduğunu müjdelediğini söyledi. Türk yurdunun bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan bildirinin vakit kaybetmeksizin ülkedeki birçok sivil ve askeri makama gönderildiğini, genelgenin başlangıç cümlelerinin onu izleyen yıllarda milliyetçi programın temelini oluşturduğunu anlatan Taşdemir, "Amasya Genelgesi'ndeki en önemli maddelerden biri, durum ne olursa olsun askeri ve milli teşkilatın ortadan kaldırılamayacağı kararıydı. Vatanın herhangi bir yerinin düşman istilasına uğraması bütün orduyu ilgilendirdiği için kumandanlar birbirini derhal bilgilendirecek, silah ve mühimmat kesinlikle elden çıkarılmayacaktı. Böylece ordu, Mondros Mütarekesi'nden sonra imzalanması istenecek asıl anlaşmanın ağır şartlarını kabul etmeyeceğini, hükümet emrinden uzaklaşarak bir anlamda ondan bağımsız davranacağını ilan ediyordu. Amasya toplantısı ve 21/22 Haziran 1919'da açıklanan bildiri, Anadolu'da bir mücadelenin başlatıldığının işaret fişeğidir" dedi. Prof. Dr. Taşdemir: Temel ilke Türk milletinin şerefli bir millet olarak yaşaması Amasya Genelgesi'ndeki temel ilkenin, Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşaması olduğuna dikkati çeken Taşdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu da ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Kurtuluşun parolası, 'Ya istiklal ya ölüm'dür artık. Milli Mücadele'nin yol haritası, Amasya Genelgesi'ndeki, 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' cümlesiydi. Bu madde, yıkılan bir devletin yerine yeni bir devletin kurulacağının, milletin de dirildiğinin ilanı anlamına gelmektedir. Özellikle işgalin başladığı ilk günlerde İstanbul'da yaşanan siyasal depreme sebep olan ittihatçı/itilafçı çatışması ortadan kalkmış, millet bir bütün olarak tek bir hedefe doğru yürümeye başlamıştır. Çeşitli kurtuluş reçetelerinin yazıldığı bu dönemde Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, kurtuluşun ve bağımsızlığın ancak ve ancak milletin azim ve kararı ile elde edileceğine işaret etmişlerdi. Böylece ülkenin kurtulabilmesi için milli egemenlikten başka bir yol olmadığının vurgulandığı yerdir Amasya. Ayrıca Amasya, bundan böyle demokratik ve ortak akla dayalı milli kararların alınacağının ilan edildiği yerdir." Taşdemir, Amasya Genelgesi ile dünyaya güçlü bir mesaj verildiğini vurgulayarak, "Amasya şehri, Amasya Tamimi ve Amasya görüşmeleri, emperyalist devletlere karşı başlatılan Türk Milli Mücadelesi'nin, Türk zaferinin, yeni Türk devletinin ön sözüdür. Günümüzde dünyada veya komşularımızla yaşanan sorunları göz önüne aldığımızda, Misakımilli sınırları içinde bağımsız bir devlet olarak yaşayan Türk milletinin mücadelesi başka okunmalı ve benimsenmelidir" diye konuştu.
Milli Mücadele'nin bağımsızlık ateşinin yakıldığı, yeni Türk devletinin ön sözü olma özelliği taşıyan ve 22 Haziran 1919'da açıklanan Amasya Genelgesi'nin üzerinden 104 yıl geçti.

Anadolu, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 1918 yılında imzalanmasının ardından düşman kuvvetleri tarafından işgal edilmeye başlandı.

9. Ordu Müfettişi olarak, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a atanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu görüp kurtuluş mücadelesini başlatmaya karar verdi.

Amasya'ya gelmeden önce Havza'da bir süre hazırlık yaparak toplumun önde gelenleriyle iletişime geçen Mustafa Kemal, Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye bir telgraf göndererek Amasya'ya gelmek istediğini bildirdi.

Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal'in telgrafına, "Amasya halkı vatan, din ve devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır" şeklinde cevap verdi.

"Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır"

Amasya'da vatandaşlar ve şehrin önde gelenleri tarafından coşkuyla karşılanan Mustafa Kemal, Müftü Hacı Tevfik Efendi'nin, "Beldemize hoş geldiğiniz paşam. Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun" sözleriyle daha da moral buldu.

Ardından Saraydüzü Kışlası'nda, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa ve "Hamidiye kahramanı" olarak tanınan eski Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Bey, 3. Kolordu Komutanı Refet Bey, Kurmay Yarbay Arif Bey, eski İzmit Sancak Beyi İbrahim Süreyya Bey, Yüzbaşı Osman Nuri, Tufan Bey, Yedek Teğmen Recep Zühtü, Efganlı, Teğmen Abdurrahman, Maliye Müfettişi Arif Bey, Erzurum 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, Yıldırım Kıtası Müfettişi Mersinli Cemal Paşa'nın yanı sıra Edirne'de 1. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Bey'in de telgraf vasıtasıyla katıldığı genelge görüşmeleri, 21 Haziran'da başladı.

Ertesi sabaha kadar devam eden görüşmelerin ardından bütün dünyaya, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklalinin amaçlandığı yüksek sesle duyuruldu.

"Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" cümlesi, alınan bütün kararların özeti ve bağımsızlığa giden yolun başlangıcını oluşturdu.

Prof. Dr. Taşdemir: Anadolu'da bir mücadelenin başlatıldığının işaret fişeğidir

Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Taşdemir, Mustafa Kemal'in Amasya'ya ramazan ayında 12 Haziran günü hava kararırken girdiğini ancak Amasya Genelgesi görüşmelerinde alınan kararların millete şafağın sökmekte olduğunu müjdelediğini söyledi.

Türk yurdunun bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan bildirinin vakit kaybetmeksizin ülkedeki birçok sivil ve askeri makama gönderildiğini, genelgenin başlangıç cümlelerinin onu izleyen yıllarda milliyetçi programın temelini oluşturduğunu anlatan Taşdemir, "Amasya Genelgesi'ndeki en önemli maddelerden biri, durum ne olursa olsun askeri ve milli teşkilatın ortadan kaldırılamayacağı kararıydı. Vatanın herhangi bir yerinin düşman istilasına uğraması bütün orduyu ilgilendirdiği için kumandanlar birbirini derhal bilgilendirecek, silah ve mühimmat kesinlikle elden çıkarılmayacaktı. Böylece ordu, Mondros Mütarekesi'nden sonra imzalanması istenecek asıl anlaşmanın ağır şartlarını kabul etmeyeceğini, hükümet emrinden uzaklaşarak bir anlamda ondan bağımsız davranacağını ilan ediyordu. Amasya toplantısı ve 21/22 Haziran 1919'da açıklanan bildiri, Anadolu'da bir mücadelenin başlatıldığının işaret fişeğidir" dedi.

Prof. Dr. Taşdemir: Temel ilke Türk milletinin şerefli bir millet olarak yaşaması

Amasya Genelgesi'ndeki temel ilkenin, Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşaması olduğuna dikkati çeken Taşdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu da ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Kurtuluşun parolası, 'Ya istiklal ya ölüm'dür artık. Milli Mücadele'nin yol haritası, Amasya Genelgesi'ndeki, 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' cümlesiydi. Bu madde, yıkılan bir devletin yerine yeni bir devletin kurulacağının, milletin de dirildiğinin ilanı anlamına gelmektedir. Özellikle işgalin başladığı ilk günlerde İstanbul'da yaşanan siyasal depreme sebep olan ittihatçı/itilafçı çatışması ortadan kalkmış, millet bir bütün olarak tek bir hedefe doğru yürümeye başlamıştır. Çeşitli kurtuluş reçetelerinin yazıldığı bu dönemde Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, kurtuluşun ve bağımsızlığın ancak ve ancak milletin azim ve kararı ile elde edileceğine işaret etmişlerdi. Böylece ülkenin kurtulabilmesi için milli egemenlikten başka bir yol olmadığının vurgulandığı yerdir Amasya. Ayrıca Amasya, bundan böyle demokratik ve ortak akla dayalı milli kararların alınacağının ilan edildiği yerdir."

Taşdemir, Amasya Genelgesi ile dünyaya güçlü bir mesaj verildiğini vurgulayarak, "Amasya şehri, Amasya Tamimi ve Amasya görüşmeleri, emperyalist devletlere karşı başlatılan Türk Milli Mücadelesi'nin, Türk zaferinin, yeni Türk devletinin ön sözüdür. Günümüzde dünyada veya komşularımızla yaşanan sorunları göz önüne aldığımızda, Misakımilli sınırları içinde bağımsız bir devlet olarak yaşayan Türk milletinin mücadelesi başka okunmalı ve benimsenmelidir" diye konuştu.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve suluovahaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.